8 Şubat 2013

Google Translate Gibi Kuzenlere Sahibim! Her Boku Yanlış Çeviriyorlar!

Bence her insan yazlıkta azıcık ırıspı olup çıkıyor, başına gelmeyen kalmıyor. Irıspı derken o anlamda değil, olayların ırıspısı, olayların efendisi oluyor! Hani herkesin dostu veya arkadaşı piçlik yapar ya, benim de kuzenlerim yapıyor. Hem de öyle böyle bir piçlik değil yani, hayatımda uğramamıştım lan ben böyle iftiraya. Yani yazlık, yazlık olalı böyle ırıspılık görmedi!

Ne kadar da harika günler!
Yazlıkta geçen günlerim hep rutin, günün neredeyse 6 saatini havuzda yüzerek geçiriyorum. (havuz deyince kaydıraklarla dolu, olimpik boyutta, eğlencenin babası, elimizde kokteyllerle yüzdüğümüz bir havuz sanmayın; kıç kadar, küçükler tarafının eğer aşırı bir çocuk izdihamı olursa sapsarı olduğu, havuz can kurtaranının kıllı vücudunun 100 metre uzaktan görülebildiği bir havuz işte.)

10 saatini uyuyarak geçiriyorum. (Hepimizde yok mudur bu yahu? Kışın, eğitim sistemi ağzımıza sıçtı, yazın da bunun acısını çıkarmazsam diye bir düşünce. Vallaha bende var ama size 10 saat az gelebilir. Eğer sizin de sanki alarm kurmuş gibi aynı saatte uyanıp, tam 10 saat uyuduğunuzda "Uyan lan Tolgaaa!" diyen kuzenleriniz varsa, harika bir zaman dilimi.)

Kalan 8 saatini de okey oynayarak geçiriyorum. (Vallaha kumarcı oldum, her yazlıkta olur; öğlen gelen teyzeler vardır ve sanki götleri o sandalyeye yapışmış gibi, taa sabaha kadar kalkmazlar. Onlar gibi oluyorum yazın ben. Ama tabi onlar parasına oynuyor, biz dondurmasına, kolasına artık ne bulursak.)

Yürü git başımdan! 
Günümün 8 saatlik diliminin içindeyim, yani okey oynuyorum. Ancak ağzına sıçtığımın karşı takımı, bize fark atmaya başladı. Belki de hayatımda ilk kez yeniliyorum. Oynarken içimden etmediğim küfür kalmadı. Çocuğun dedesinin amcasından girdim, sülalesinin saç kılından çıktım! 
Tam ben böyle sinirliyken koşa koşa kuzenim geliyor. İsa! 
"Tolga, kalk yemek hazır!" dedi.
"İsa, görmüyor musun? Okey oynuyorum, bitsin gelicem." 
"Tamam." dedi ve gitti. 
Ama ne hikmetse şans bizden yana değil, karşı takım yine kazandı. Eğer bir iki defa daha kazanırlarsa, yenileceğiz ve onlara dondurma almak zorunda kalacağız. Tam oyuna dalmışken İsa bir daha geldi. 
"Tolga annen seni parçalayacakmış, hemen eve gelecekmişsin!" dedi ama çocuk telaşlı.
"Ya İsa yürü git başımdan!" dedim sinirli bir şekilde.
Sen niye bu çocuğa böyle ayıp şeyler öğretiyorsun!?
Oyun bitti ve kazanan karşı takım oldu. İlk kez yazlıkta yenildim, sinirden köpürüyorum. Arkadaşımla karşı takıma dondurmaları aldık, eve doğru gidiyorum. Kapıdan girdim ve annem resmen üstüme yürüdü. 
"Sen niye bu çocuğa siktir git diyorsun!??"
Şoka uğradım, vay piç vay, beni çağırmaktan yoruldun diye hemen anneme yalan attın ha? Seni şerefsiiiz seni! 
"Anne, öyle bir şey demedim ben!" dedim. Tam o anda İsa arkadan lafa girdi.
"Teyzeciğim, 'siktir git' güzel bir kelime mi? Tolga Abi kullandığına göre güzel bir kelime." demez mi? Kesin oyun yapıyor piç! Küçük çocukların en iyi politikası bu değil midir zaten? Kötü kelimenin ayıp olduğunu bilirler ama büyükleri de zor durumda bıraksınlar diye hep kelimenin  iyi olup olmadığını sorarlar.
"Bak çocuğa neler öğretiyorsun Tolga! Hayır değil İsacığım, sen bakma bu abine!" dedi ve annem ceza olarak bütün gün İsa'yla ilgilenmemi istedi. Yani anlayacağınız 3 aylık tatilimin neredeyse 10 saatini küçük kuzenime bakmakla geçirdim. 
Hani hep deriz ya Amerika'nın oyunu bunlar diye, bu sefer Amerika'nın değildi, piç kuzenimin  oyunuydu olanların hepsi...
Önceki yazımla ilgili NOT: Ben osurdum sanıp yanımdan giden orospu arkadaşlarım, aradan bir gün geçtikten sonra sanki götlerinde vay vay varmış gibi geri döndüler. Ne demişler? Osurtmayan Allah osurtmuyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder